FRAGMANLAR
VAKUM VE PLENUM
‘‘Leukippos ve arkadaşı Demokritos öğelerin Doluluk ve Boşluk olduğunu ileri sürerek birine Varlık ve ('olan') ötekine Yokluk ('olmayan') demişlerdir; Dolu ya da katı olan Varlık, buna karşı boş ve seyrek olan ise Yokluktur; (buna göre var olmayan da olan gibi vardır, çünkü boşluk da cisim gibi vardır); ve bunların şeylerin özdeksel nedenleri olduklarını bildirirler.’’ (Aristoteles, Metafizik, I.4.)
ATOM KURAMI
Theofrastus Sanılar'ının Birinci Kitabında Leukippos konusunda şunları yazar:
"Elealı ya da Miletuslu (çünkü onunla ilgili olarak her iki kentin de adı verilir) Leukippos felsefede Parmenides ile birlikte iİdi. Ama şeyleri açıklamasında Parmenides ve Xenofanes ile aynı yolu tutmayıp tüm görünüşe karşın tam tersini izledi.
Onlar Herşeyi bir, devimsiz, yaratılmamış ve sonlu yaptılar ve giderek var olmayanı araştırmamıza bile izin vermediler. O ise sürekli devim içinde olan sayısız öğenin, yani Atomların varlığını kabul etti. Bunların biçimlerini sayıca sonsuz olarak aldı çünkü şu değil de bu türde olmaları için hiçbir neden yoktu, ve çünkü şeylerde sonu gelmeyen bir oluş sürecinin ve değişimin yer aldığını gördü. Dahası, var olanın var olmayandan daha gerçek olmadığını, ve her ikisinin de benzer olarak varlığa gelen şeylerin nedeni olduğunu savundu çünkü Atomların tözünün sıkı ve dolu olduğunu kabul ederek onları varlık olarak adlandırdı ve bu arada yokluk dediği ama varlık denli gerçek olduğunu doğruladığı Boşluğun içinde devindiklerini düşündü."
ELEATİKLER VE LEUKİPPOS
Aristoteles şunları yazar (aktaran Burnet):
"Leukippos ve Demokritos tüm şeyler hakkında aşağı yukarı aynı yöntem ile ve aynı kuram üzerinde karar verdiler, başlangıç noktası olarak doğallıkla ilk geleni aldılar. Eskilerden kimileri gerçek olanın zorunlu olarak bir ve devinemez olması gerektiğini savunuyorlardı; çünkü, diyorlardı, boş uzay gerçek değildir, ve devim özdekten ayrılmış boş uzay olmaksızın olanaksız olacaktır; dahası, ne de, eğer şeyleri ayıracak hiçbirşey olmasaydı gerçeklik çok olabilirdi. Ve eğer biri olgusallığın bir değil ama çok olduğunu, boş uzayın var olduğunu savunmak yerine Herşeyin sürekli değil ama kesikli olduğunu, parçalarının değme durumunda olduklarını (Pisagorcu görüş) savunacak olsaydı, bunun bir ayrımı olmazdı. Çünkü eğer her noktada bölünebilirse, bir yoktur, ve öyleyse çok da yoktur, ve Bütün boştur (Zenon); oysa, eğer bir yerde bölünebilir ama başka bir yerde bölünemez olduğunu söylersek, bu keyfi bir kurgu olarak görünür; çünkü hangi noktaya dek ve hangi nedenle Bütünün parçası bu durumda ve dolu olacak, buna karşı geri kalanı kesikli olacaktır? Ve aynı nedenlerle bunun dışında bir de devimin olamayacağını söylerler. O zaman, bu uslamlamalar sonucunda, algının ötesine giderek ve uslamlamayı izlememiz gerektiği inancıyla onu gözardı ederek, derler ki Herşey bir ve devimsizdir (Parmenides), ve aralarından kimileri der ki sonsuzdur (Melissos), çünkü herhangi bir sınır boş uzay tarafından çizilecektir. Öyleyse gerçeklik üzerine bildirdikleri görüş budur, ve onları bunu bildirmeye götüren nedenler bunlardır. Şimdi, uslamlamaları izlediğimiz düzeye dek, bu vargı çıkıyor görünür; ama eğer olgulara başvuracak olursak, böyle bir görüşü savunmak delilik gibidir. Deli olan hiç kimse duyularından ateşin ve buzun ona bir olarak görünecekleri denli kopamaz; doğru olanlar yalnızca şeylerdir, ve içlerinde deliliğin kimi insanların hiçbir ayrım görmemeye götürdüğü şeyler alışkanlıktan doğru görünürler."
"Ama Leukippos duyu ile uyum içinde olan ve varlığa gelişi ve yitip gidişi, devimi ve şeylerin çokluğunu geçersiz kılmayan bir kuramının olduğunu düşündü. Bunu deneyim için doğrularken, buna karşı Biri ortaya sürenlere devimin boşluk olmaksızın olanaksız olduğu, boşluğun olgusal olmadığı, ve olgusal olmayanın yokluğunun olgusal olmadığı görüşlerini yükledi. "Çünkü," diyordu, "sözcüğün sağın anlamında olgusal olan bir saltık plenumdur (doluluk); ama plenum bir değildir. Tersine, onlardan sonsuz bir sayıda vardır, ve oylumlarının küçüklüğünden ötürü görülemezdirler. Boşlukta devinirler (çünkü boşluk vardır); ve biraraya gelerek varlığa gelişi ortaya çıkarırlar; ayrılarak, yitip gitmeyi."
Bu pasajda adları verilmeksizin Zenon ve Melissos'tan söz edilmektedir. |